Kitap yorumu yazarken gevezelik yapmak kolay. Yada anlatmak istediğini kelimelere dökebilmek. Belki çok çok iyi beceremiyoruz ama yinede başladık mı gerisi geliyor. Sonuçta elimizde temeli olan bir konu var. Sinir olduğumuz noktalar, aşık olduğumuz karakterler, keşke gerçek olsa dediğimiz dünyalar... Bu kolaymış da ortada hiçbir konu yokken, hiçbir fikir yokken bir şeyler karalamak, bir şeyler üretmek ne zormuş? Birde bunu insanların okumasını beklemek? Hadi kitap yorumladığın zaman insan kitap almadan önce az buz okuyor yazdıklarını güme gitmemek için. Fakat ya şimdi? :)
Ben zora hiç gelemiyorum. Şimdi bir şeyler yazacağım diye kendimi zorladım ya, daha başında vaz geçtim blog açmaktan biliyor musunuz? Bir giriş yaptım ama baktım devamı gelmiyor anında sıkıldım işten. Sonra nette dolanırken beğenerek stokladığım, ileride kendi evimde şunu mu uygulasam yoksa bunu mu diye aralarında tercih yapamadığım bir sürü kitap okuma köşesi buldum. Bu konunun ortaya çıkış hikayesi de böyle oldu işte. Hiç aklımda yokken paylaşmak istedim ve tekrar fikir değişikliğine gidip ee bu blogu kapatmıyoruz canım niye kapatıyor muşuz? Kim demiş kapat diye? Hem o kadar uğraşmadık mı teması için? Dursun kenarda bi gün lazım olur diyerek kapatma işi askıya alındı. :)
Konuyu çok fazla resimle boğmak istemiyorum. O yüzen okuma köşelerinden bir kaçını konumda diğerlerini de pinterest üzerinden paylaştım. Çok fazla resim olduğu zaman bloglarda ben daralıyorum. Bilmiyorum sizde de öyle oluyor mu? :)
Neyse efendim iştee Allahım benim evimde de olmaları bunlardan bir tane dediğim okuma köşelerim. :)
Daha fazlası için pinterest hesabımı ziyaret edebilirsiniz. :)
Aaa daha demin bakmıştımm,yine önüme çıktılar,bir mesaj var bu işte!:) Hepsinden bende istiyorum,insanın içi gidiyor gerçekten..:)
YanıtlaSil:)) Bende bayılıyorum şu köşelere. :) Özellikle beyaz olanlar ve kaloriferin üstünde olanlar favorilerim. Umarım ilerde kendi evimde gerçekleştirebilirim şu hayalimi. :)
YanıtlaSilkuşadası
YanıtlaSilzonguldak
ısparta
siirt
kıbrıs
AMB61